56’ncı Felsefe Toplantısında konuşan Nuri Çiçek, “Felsefeyi Anlamak mı Zor, Anlatmak mı?” başlıklı bir sunum yaptı. Bu soruya bir grubun “Anlamak zor,” diğer grubun ise “Anlatmak zor” şeklinde cevap verdiğini ve bir birlikteliğin olmadığını dile getiren Çiçek, “Genel eleştiri ise anlatma yoğunluğunun anlamayı zorlaştırması şeklindedir. Anlatma tercih edilirken güncel örneklerin veya karikatürlerin kullanılmasıyla anlaşılmanın daha kolay olacağı ifade edilmektir” dedi. Varoluşçu bir Felsefeci olan Gabriel Marcel’in “Tiyatroda değilsin, seyretmekle kalmamalısın” sözüne atıfta bulunan Nuri Çiçek, bu sözü sadece felsefi çerçevede ele almadığını dile getirerek, “Biz, yaşamımız içerisinde seyreden kişiler değiliz. Aslında birer aktörüz. Yeri geliyor maskeler takıyoruz, yeri geliyor bu maskeleri çıkartıyoruz. Hayata geliyoruz ve rolümüzü icra ettikten sonra o hayattan gidiyoruz” dedi. İnsanın, dünyaya geldiği andan itibaren dış dünyayı, diğer insanları ve kendisini anlamaya, anlamlandırmaya çalıştığını, bunu profesyonel olarak yapmasa da düşündüğünü ve düşündüğü için de felsefe yaptığını kaydeden Çiçek, şöyle devam etti: “Herkes yaşantısı içinde kendi anlamlarını ortaya koymaya çalışır, düşünür ve felsefe yapar. Bunu akademi içerisinde, belli bir müfredatta yaptığınızda ‘Felsefeci’ olarak adlandırılıyorsunuz. Felsefe, bu manada öğretilen değil, yapılan bir şey. Felsefeyi öğretemezsiniz. Kişiye ‘Sen böyle düşün’ diyemezsiniz, zira bu, dikte etmek olur. Asıl o zaman kişiyi tiyatroya sevk edersiniz ve belli bir senaryo yaparsınız. Bizim işimiz senaryo vermek değil, herkesin kendi senaryosunu yazmasını, oynamasını ve yönetmesini sağlamak” dedi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen etkinliği akademisyenler ve öğrenciler takip etti.