VAHYİN DİLİNDEN:

(Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla)   

 وَلَوْ شِئْنَا لَآتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدَاهَا وَلَكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنِّي لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ

"Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, «Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım» diye benden kesin söz çıkmıştır."   (Secde, 13) 

 Allah Teâlâ insanları ve cinleri cebren cennet veya cehenneme sevketseydi, kulun hürriyet ve iradesinin, bunlara bağlı imtihanın manası olmazdı. Mükellefler, kendi iradeleriyle hidayet ve cennet, yahut dalâlet ve cehennem yolunu seçeceklerdir.

 قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ   الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ   وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ

"Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;

 Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;

 Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;"   (Mü'minun; 1, 2, 3)

ALLAH RASULÜ'NDEN  (Sallellahu Aleyhi ve Sellem)  

"Biriniz en küçük günahı sebebiyle dahi cezalandırılıcağından korksun."    (Ebu Nuaym'ın Hılye'sinden)

"Yemek hazırken veya tuvalete gitme ihtiyacı varken kılınan namaz tam olmaz (sevabı azalır).”   (Müslim, Mesâcid, 17)