TEK BAŞINA DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ZULMÜ ANLATIYOR

Türmenlerin Çin Komünist Partisi yönetim ve Çin Halk Cumhuriyetinin İşgali, sömürgesi, ağır baskı ve zulmü altında olduğunu il il, ilçe ilçe gezerek Türk halkına anlatıyor.

TEK BAŞINA DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ZULMÜ ANLATIYOR

Türmenlerin Çin Komünist Partisi yönetim ve Çin Halk Cumhuriyetinin İşgali, sömürgesi, ağır baskı ve zulmü altında olduğunu il il, ilçe ilçe gezerek Türk halkına anlatıyor.

TEK BAŞINA DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ZULMÜ ANLATIYOR
28 Ocak 2019 - 09:33

İslam âlemi 150 yıldır dünyanın birçok bölgesinde benzeri zulüm ve baskılara maruz kalmıştır. Bu zulmün arkasındaki çevrelerin en büyük hedefi, dini, özellikle Müslümanlığı ortadan kaldırmaktır. Bugün Arakanlı Budistlerden, Filistin Yahudilerden, Çeçenistan Ruslardan gördüğü zulmü, Doğu Türkistanlılar Çinlilerden daha fazlasını görmektedir. Dünya ise bu zulme göz yummaktadır. Görmezden gelinmesi de siyası çıkarları uğruna feda edilen bir gerçektir.    
      Doğu Türkistan’da 40 milyon Uygur Türkleri yaşıyor,1949.senesinden beri Çin Komünist Partisi yönetim ve Çin Halk Cumhuriyetinin İşgali, sömürgesi, ağır baskı ve zulmü altındadır. 

1.Doğu Türkistan’ın şuan ki son durumu nedir?
 
2.Doğu Türkistan’a yapılan zulmün bu denli acımasız ve sürekli olmasının sebepleri nelerdir? 3.Doğu Türkistan’ın kısa tarihçesi nedir?
 
4.Çin şuan çökmek üzere olup, neden çöküyor?
 
 5.Müslüman kardeşleri olarak ve soydaş akrabası olarak ne yapmamız gerekiyor?
 
6. cizane benim bu konuda yaptığım çalışmalarım ve siz kardeşlerimden beklentilerim? 
      İnşallah bu 6 maddeyi siz kardeşlerime izah etmek için çalışacağım. Sonuna kader sabırla dinlemenizi rica ediyorum. Allah razı olsun!   
      Doğu Türkistan’ın son durumu nasıl? Yanı: Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden birkaç örnek: 

 1.Helal, haram, mekruh gibi İslam’ın yasak ettiği şeyleri konuşmak yasaktır. Bunu konuşmak Çin Komünist rejimi yıkmak yani devleti yıkmak suçu işlemiş olur.  

2.Cihat konusunda konuşmak yasaktır. Cihat konusunda konuşmak terörist propagandası yapmak, devleti yıkmak suçu işlemek demektir. 

3.Zina, fuhuş, içki, kumar, faiz, helal yiyecekler, haram yiyecekler konusunda konuşmak kesin yasaktır.

4.Evlerde bile kelime-i şahadet getirmek yasaktır.

5.Dini eğitim ve sohbet yasaktır.    

6.Müslümanların camiden başka yerlerde hatta evde bile olsa namaz kılması yasaktır. Memurlar, işadamları, öğrenciler, bayanlar,18 yaşından küçükler ve emekli olanların Cami’ye gelmesi yasaktır. Yani Cami açık, ama Müslümanların gelmesi yasak. Müslüman olmayanlar ve yabancılar Cami’ye gelebilirler.

7.Cami’nin mihrabı üzerinde kamera vardır. Kimlerin gelip gittiğini karakoldan canlı takip ederler.

8. Cami’nin mihrabı üzerinde Çin Komünist bayrağı vardır. Yani; secde edenlerin Komünist Partiye secde etmesini isterler.
9.Cami duvarlarına asılı afişlerde ”İslam Dini, Komünizm için hizmet etmesi gerekir, sağlam yaşamak için dinden uzak durun” gibi yazılar vardır. 

10.Camide hoparlör ile ezan okumak yasaktır. Ancak kısık sesle ezan okunabilir.

11.İmamın namazlarda okuyacağı ayetleri ve yapılacak duaları Çin Komünist Partisi belirler.

12.İmamların ve din görevlerinin Komünist Parti üyesi olması zorunludur.

13.İmamın görevi cemaati azaltmaktır. Camiye gelecek cemaati kalmayınca da Camileri yıkarlar.

12. Eski Camileri tamir yapmak, Camiye yardım toplamak yasaktır. Eğer zaruretten dolayı tekrar cami yapmak istenilse yenisi eskisinden en az %30 ufak olması gerekir.

13.Vakıf ve Dernekleri ancak Komünist parti kurabilir.

14.Müslüman bayanların başörtü takması, uzun etek giymesi yasak, eteğin diz kapağından en az 10 cm yukarıda olması gerekiyor. Göğsünü gizleyen elbiseleri hurafe elbise diyerek yasaklıyorlar.

15.Erkeklerin sakal ve bıyık bırakması yasaktır. İki sene önce Turfan ili, Piçan ilçesinde bir erkek sakal bırakmış, sokakta polis tarafından yakalanmış, zorla berbere götürülmüş ve zorla tıraş yaptırmış. Sonra polis 10 lira yerine 100 lira almış ve 90 lirayı cebine koymuş. 10 lirasını da berbere vermiş. O kişi de hiç tepki göstermemiş. Sonra dışarı çıkınca polis; hanımın da çarşafını çıkarsın demiş. O kardeşimiz; hayır demiş, dört tane polis sokak ortasında hanımını çırılçıplak soymuş, o kardeşimiz de dayanamamış ve iki tane polisi öldürmüş ve polisler kaçmış. O gece askerler gelmiş ve o kardeşimizin komşusu dâhil 49 kişiyi katletmiş. Katlettiklerine de aile terörist örgütü demişler. Hâlbuki en ufak olanı 7 yaşında erkek çocuk, en büyüğü ise 78 yaşındaki yaşlı bayandır. 

16.Müslümanlar ayaklanmasınlar diye, işadamlarından 500 bin yuan yani yaklaşık 200 bin TL den fazla sermayesi olanlar, dini eğitim görenler veyahut ortaokuldan yüksek seviyede okuyanların hepsinin gizli arşivi vardır ve takip edilirler.

Ben Doğu Türkistan’da üniversitede öretmen idim. Bir tane ana şirket, on altı tane şube şirketim vardı. Devlet televizyonunda haftada bir kere teknoloji konusunda sohbet veriyordum. Büyük bir çevrem oluşmuştu. Dolaysıyla beni takip ediyorlardı. İşin bu kadar kötü olduğunun farkına varmamışım. Bir kere Çin’e gittiğimde Çinli Müslümanların kitabevinde Kuran-ı Kerim kıraat cd’ si buldum. Çok huşuma gitti ve fazla satın aldım. Sonra Doğu Türkistan’a getirdim. Arkadaşlarıma hediye olarak dağıtınca beni tutukladılar ve idam cezası verdiler. Beni karakola getirdiklerinde, bana işlemediğim birçok suç isnat ettiler. Ben ise kendimi savundum. Çünkü ben Çin Komünist Partisi yönetimi altındaki Çin Halk Cumhuriyeti yasalarını tam biliyorum, hatta avukat olmaya yetecek kadar bilgim vardır. Dolayısıyla, karakol müdürü bana söyleyecek bir şey bulamayınca kalkıp gitti. Sonra uzun bir sopayla geri döndü ve bana hitaben; sen bana profesörlük mü taslıyorsun, ben senin öğrencin değilim, şu an yasanın ne olduğunu ben sana öğreteceğim deyip, dövmek için bana yöneldi. Ben de ellerimi kaldırıp; beni dövmeyin dedim. Oda; neden? Dedi. Ben dedim ki; yasanın ne olduğunu öğrendim. O; neymiş bakalım. Deyince, ben; şu an poliste sizsiniz, hâkim de sizsiniz, savcı da sizsiniz. Şu an beni asabilirsiniz de, kesebilirsiniz de veyahut serbest te bırakabilirsiniz, deyince karakol müdürü güldü. Ve dedi ki; akıllı adamsın, akıllı ol, dedi. Bundan sonra bana düşen evraklara imza atmak oldu. Böylece idam cezası hakkımda sabit oldu. Akrabalarım çok yüklü miktarda para verince mahkeme kararını değiştirdi ve bir sene sonra beni serbest bıraktılar. Sonra akrabalarımdan öğrendim ki onlara benim için; burada yaşamasın, kaçsın, gitsin, tekrar tutuklanırsa bizim de başımız belaya girer, demişler.

Bundan sebep kaçmak zorunda kaldım. Kaçmak için dört sene uğraştım. Doğu Türkistan ve Çin’in farklı illerinde kendimi gizledim. En sonunda Çin’in Guancu şehri, Honkong ve Malezya’nın başkenti Kulalampır’ı dolaşarak İstanbul’a geldim. Doğu Türkistan’dan yola çıktığım da üç tane çocuğum ile hanımım orada kalmıştı. Hanımım çocuklarımı gizlemek için asıl yaşadığımız Ürümçi’den Gulca’ya taşınmış ve çocuklarımın soyadını değiştirmişti. Ben Türkiye’ye geldikten sonra hanımımın vefat ettiğini öğrendim. Çocuklarıma şu an dayıları bakıyorlar. On bir senedir çocuklarımın sesini bir kez olsun duyamadım. Eğer ben telefon açarsam, benim çocuğum olduğunu duyarlarsa çocuklarıma işkence yaparak bana da Çin ajanı olacaksın diyerek baskı uygulayacakları için çocuklarımı arayıp görüşemiyorum. Benden acı hikâyesi olan yüz binlerce Doğu Türkistanlı Müslüman vatandaşlarım şu an hapishanelerde işkence görüyorlar. Ne kadar kardeşlerimizin şehit edildiğini ancak Allah(c.c.) bilir. 

17.Doğu Türkistan’da tüm ibadetlerin şehitleri vardır. Kadir gecesi toplu namaz kıldığı için, binlerce genç işkence yapılarak şehit edildi, bunun adı Ğulca Katliamı’dır.

18.Oruç tutmak, sahur ve iftar yemeği vermek kesinlikle yasaktır. İki sene önce bir tane genci sokakta gezerken jandarma yakalamış; oruçlu musun? diye sormuş, o genç; yok demiş. Jandarma; su iç demiş, o genç; içmeyeceğim, demiş. Dört tane asker o genci yere yatırmış, biri gencin ağzına su dökmüş. Ayağa kalktıktan sonra o genç bir tane Çinli askeri boğarak öldürmüş.  Sonra o genci şehit etmişler. Gencin akraba ve komşuları gelmiş; neden bu çocuğu öldürdünüz deyince rastgele herkese ateş etmişler. Tam 157 tane oruç şehidimiz vardır. 

19.Her Ramazan Ayı boyunca memurlar, öğretmenler, öğrenciler, işyerlerinde bir arada, birbirini takip ederek öğlen yemeği yemeleri zorunludur. Bir ay boyunca memurlar, çiftçiler, iş adamları her gün iftar zamanında zorla toplantı yaparlar. Ay boyunca sokaklarda polisler gezip, kimin evinde ışık görürlerse baskı uygularlar. Eğer sahur yemeği ile yakalarlarsa bu büyük suçtur.

20.Her Ramazan Ayı’nda geleneksel olarak erkek Müslümanlara yönelik içki ve bira içme yarışması düzenlenir. Çiftçiler, memurlar, işadamları, öğretmenler, yani her kesimdeki insanların katılması zorunludur.

21.Her Ramazan Ayı’nda, Çin Devleti’nin kuruluş günü ve Komünist Partisi’nin kuruluş günü organize edilen, bayan erkek birlikte oynandığı dans etkinliklerine herkesin katılması zorunludur. Hiç kimsenin hanımını ve kızlarını bu etkinliklerden alıkoyma hakkı yoktur. Bilhassa bu günlerde düzenlenen bayan vücut güzelliği yarışması ve vücut güzelliğini gösteriş etkinliklerine de katılmak zorunludur. 

22. Her Ramazan Ayı’nda, Çin Devleti’nin kuruluş günü, Komünist Partisi’nin kuruluş günü, Cami imamları ve din adamlarının sokaklarda dans etmesi zorunludur.

23.Camiye giriş izni kartı olmayanlar camiye giremez. Bir kişi ancak kendi evine yakın olan camiye giriş kartı almak için başvuruda bulunabilir. Bu kartı da en az on beş idari müdür onayladıktan sonra alabilir ve ancak bir tane camiye girebilir.

24.Zekât ve sadaka vermek yasaktır.

25.Hac adaylarını Çin Komünist Partisi belirler. Çin’in dini ibadet yasalarına uyum sağlayanlar, İslam Dinini, Çin Komünist Partisi için hizmet ettirmede katkıda bulunanlar, geçmişte Çin Komünist Partisi’ni gerçek manada seven, hacda ve döndükten sonra Çin Komünist Partisi için tüm hayatını bağışlayacağına senet verenler ve yüklü miktarda para depozit verenler ancak aday olabilirler.

26.Her Müslümanın evine gece gündüz Çin polis ve askerleri baskı uygularlar. Evlerde bulunan izinsiz misafir, dini elbise, dini kitap, seccade, sahurluk ve iftar yemekleri, izinsiz gebe hanımlar, yasa dışı doğmuş çocuklar, bilgisayar ve cep telefonlarındaki dini mesaj, videolar, yabancı ülkelerle her hangi bir ilişkisinin olması ve sair Çinlileri şüphelendiren her hangi bir durum ağır suçtur.

27.Kandil kutlamak zaten yasaktır. Ben Doğu Türkistan’dayken her hangi bir Kandil’in olduğunu hiç duymamıştım.

28.Dini öğrenmek ve öğretmek kesinlikle yasaktır. Bir tane hoca vardı. Sırf çocuklara cüzden eğitim verdiği için, 11 senelik hapis cezasına çarptırılmıştır. 48 senedir hala hapishanede ve son durumundan ise haber yok. 

29.Çocukları ortaokula göndermek zorunludur. Eğer çocuğunu okula göndermeyen olursa idam cezası da alabilir. Ortaokuldan henüz mezun olmadan, her sene yüzbinlerce kız ve erkek çocukları meslek sahibi yapacağız diye zorla Çinin iç bölgelerine götürüp, kız çocuklarına zorla fuhuş yaptırırlar. Kız ve erkek çocukları eroin, esrar, uyuşturucu, hırsız, eşkıya çetelerinin eline bırakıyorlar. 2009 senesinde buna tepki gösteren on binlerce Müslüman katledilmiştir. Bunun adı Ürümçi Katliamıdır.

30.Evlerde çocuklarla İslam Dini ile ilgili konuşmak yasaktır.

30.Doğu Türkistan’ın köylerinde hatta mahallelerine kadar berber adı altında açılmış genelevleri vardır. Çin hükümeti, Çin’in iç bölgesinde tespit edilen cinsel hastalıklara bulaşmış hayat kadınlarını, maaş bağlayarak ve dükkân açmasına da sermaye desteği vererek Doğu Türkistan’a getirdiler. Onlar da berber adı altında genelevi açtılar. Zina ücreti, iki dolardan daha ucuzdur. Bunlara karşı gelenleri de terörist diye şehit ettiler. Yüzlerce bu uğurda şehit olan kardeşlerimiz vardır.

31.Çinde kanalizasyondan gizlice gıda ve yağlar üretiliyor. Bu ürünler Çin Halk Cumhuriyeti’nin desteği ile Doğu Türkistan Müslümanlarının piyasalarına karıştırılıyor.

32.Paket halindeki gıda maddelerine domuz eti karıştırarak Müslüman yiyecekleri diye etiket yapıştırıp satıyorlar. Bu sebepten şuurlu Müslümanlar bakkaldan ve marketlerden hazır yiyecekler satın almıyor.

33.Hapishaneye atılan ve idam edilen Müslümanların hanımlarına ve kızlarına, hapishaneye atılan Müslüman bayanlara, Çin polisi, memurlar ve askerler istediği zaman tecavüz edebiliyorlar.

34.Hapishanelerde abdest almayı engellemek için tuvalet duvarlarını 80 cm den yüksek yapmıyorlar ve tuvalette oturma zamanına sınır koyuyorlar, mesela 3 dakika gibi.

35.Bilgisayarlarda İslam ve Türk kelimesinin tuşlanması ağır suçtur.

36.2002 senesinde üniversitelerde,2005 senesinde liselerde,2008 senesinde ortaokullarda,2010 senesinde ilkokullarda ve şuan da anaokullarında Uygur Türkçesi tamamen yasaklanmış durumdadır.

37.Bir bahane uydurarak dini âlimler ve önder olma imkânı olanlar idam ediliyorlar.

38.1949’dan 1955 senesine kadar toprak sahipleri işkence yapılarak öldürülmüş ve tüm topraklar ülkeye ait diye Müslümanların elinden alınmıştır.1982‘den sonra bu toprakları kendi milletine kiraya verdiler. Doğu Türkistan’da şuan Müslüman çiftçi ve çobanlar Çinlilere çalışıyorlar. Çinliler öncelikle kendi milletine iş veriyorlar, hiç elaman bulamadığı durumda ucuz fiyata Müslümanları çalıştırıyorlar. Maaşlarını vermemek ve eksik vermek meşru bir olaydır. Dolaysıyla çiftçi ve çobanları gittikçe fakirleştiriyorlar ve onlara; dinden çıkarsanız biz size destek olacağız diyorlar.

39.Müslüman esnaf ve iş adamlarına 1982 senelerinde biz sizi destekleyeceğiz diye öncülük yaptırdılar. 1990 senesine kadar ipek yolunun hâkimleri Müslümanlar idi. 1990‘dan sonra Çinli iş adamlarına destek vererek Doğu Türkistan’ın köy ve mahallerine kadar dükkân açtırdılar. Müslüman iş adamlarını birden iflas ettirdiler ve onların kurmuş olduğu işlere Çinlileri sahiplendirdiler. Şu an Müslüman esnaf ve iş adamları çok fakirler.

40.Eskiden üniversitede okuyan Müslümanları eğitimci olarak işe alıyorlardı. Okullarda Uygur Türkçesi yasak olunca, bu görevi Çinlilere verdiler. Bu kapı da kapanmış oldu. Üniversite okuyan Müslümanlar şuan hiç iş bulamıyor.

41.Öğretmen bayanlar yüksek makamdan gelen memurlarla zorla dans ettiriliyorlar, kabul etmeyen olursa işten atılıyor.

42. Çinlilerle evlenen bayanlara yüksek ödül veriliyor.

43.Planlı doğum adı altında Müslüman erkek ve bayan zorla kısırlaştırılıyor.

44. Komşusunun gebe olduğunu ihbar edene belli bir miktar ödül veriliyor, ihbar etmeyene de ağır para ve hapis cezası veriliyor. Bu konuda sokak ve apartmanlar da yazılı birçok afişler vardır.

45.İki taneden fazla çocuk sahibi olmak yasaktır. Ama yasa ve kuralın detaylarına baktığınızda Müslümanların çocuk sahibi olması kesinlikle yasaktır. Bu yasağa uymayan kişiler, Çin Halk Cumhuriyeti Devleti’ni yıkma ve terörist suçu işlemiş sayılıyor.

46.Çocuk sahibi olma iznini almak çok zor. Eğer izinsiz gebe oldu ise, işlemiş olduğu suç 3 kg eroin satan kişinin suçundan daha ağırdır. Eğer ihbar olunursa polis eve baskın yapar ve terörist muamelesi ile hastaneye götürür. Sonra zorla ameliyat yapar ve bebek, kız olsun erkek olsun 3 aylık olsun veya 9 aylık olsun, hepsi öldürülür ve çöpe atılır. Eğer bebek cesedini gizleyebilirse Çinli memurlar evine götürür ve bebek cesedinden yemek yapıp yerler. Böylece anne ölür veya ağır hasta olur. Dayanamayan baba tepki gösterince, terörist olarak öldürülür veya sabredeceğim diye kendini zorlayınca deli olur. Bunların haklarını savunan olursa ona terörist lideri damgası vururlar. Böylece bir aile yok olur gider.

47.Çin’de 1982 senesinde bir yasa çıkarılmıştı. Bu yasa; siyasi mahkûmların iç organları ülkeye aittir. Yani ülkeye lazım olursa mahkûmların organlarını ve cesetlerini istediği gibi kullanabilirler. Müslümanlardan hapishaneye atılanların çoğunluğu siyasi mahkûm oluyor. Ne kadar Müslüman kardeşlerimizin organları alındı ve cesetleri yenildi sayısını ancak Allah(c.c.) bilir.

48.Hamile olmak siyasi suçtur. Hamile olan Müslüman bir bayan ve bebeğinin organ ve vücudu ülkeye aittir. Çinliler ne yaparsa yapsın yasaya uygundur. Anne ve çocuklarının satılan organlarının sayısını ancak Allah(c.c.) bilir.

49.Yasa dışı dünyaya gelmiş çocukların kimlik alma, eğitim görme, seyahat etme, kendini savunma gibi hakları yoktur. Yakalanırlarsa firar etmiş mahkûm muamelesini görürler.

50.Müslüman gençlerin yurt dışında eğitim alması kısıtlıdır. Pasaport almaları ise çok zordur. Çok şanslı olanlar pasaport almış ve Çin Halk Cumhuriyeti ile yabancı ülkelerin sözleşmesi gereği, yabancı ülkelerde okuma hakkını kazanmış olsa bile, Çin istediği an bu gençlerin eğitimlerini yarı yolda bıraktırıp, ana babalarını da zorlayarak ve onlara işkence yaparak bu gençleri geri alabilir.  Şu an birçok genci geri aldılar ve birçok genci de vatandaşlıktan silmişlerdir. 

51.Yurt dışında yaşayanların akraba ve çoluk çocuklarına işkence yaparak yurt dışında Çin ajanı olmaya zorluyorlar.

52. İster Doğu Türkistan’da olsun veyahut Yurt dışında olsun, Uygur Türklerini birbirine karşı Çin ajanı yaptılar, böylelikle iki Uygur Türkü bir araya geldiğimizde birbirimizden korkar hale geldik, karşımdaki ajan olabilir diye salam vermekten çekiniyoruz.

53.İslam dini yasak, ancak İslam dini adı altındaki sapık mezhep ve sapık fırkalara dini anlatmaya izin veriyorlar.

54.Nerede bir terör örgütü çıksa Çin, bilinçli olarak Müslüman gençleri dolaylı ve sinsi yollarla o örgüte katılmasını sağlıyor, kimi zaman da bizzat kendi teslim ediyor. Sonra da yakalayıp terörist diye idam ediyor. Böylelikle bizi dünyaya terörist olarak tanıtmış oluyorlar.

55.Çin sınırı içindeki medyalar zaten Çin Komünist Partisine aittir. Çin’in aleyhine konuşmaz ve onların aleyhine haber de yapmazlar. Bunun yanı sıra birçok Müslüman ülkeye ait olan medya kuruluşlarını da satın alarak kendilerini savunuyor ve Müslümanlara tuzak kuruyorlar.

56.Çinlilerin lügatında kıskanma kelimesi yoktur. Eğer bir Çinlinin hanımı, bir zengin veya bir lider ile ilişki halinde olursa,  bu durum arkadaşlar arasında övünme vesilesi oluyor, “Benim hanimim filanca lider ve filanca başkanın sevgilisidir, işinizi halletmek isterseniz ben yardımcı olabilirim” diye rüşvet alırlar. İş adamların en sevdiği kazanç yolu genel ev açmak ve bu yoldan para kazanmaktır.   Dolayısıyla Çinliler, Müslümanları da kendileri gibi ahlaksız olmaya zorlarlar.

57 Çin hükümeti, 1982 senesinden sonra Doğu Türkistan’a destek vererek oradaki Müslümanların fabrika kurmasını sağladılar daha sonra ilerleyen yıllarda Müslümanlar tam da işleri yoluna kurmuşken bir anda el koyarak Çinlilere teslim ettiler. Tepki gösterenleri de bastırdılar.

58. 1990 senesinden sonra Müslümanları kendi başına iş kurmasınlar diye işçi olarak aldılar ve Çinililerin Doğu Türkistan’da iş kurmasına çok büyük destek verdiler, tüm sektör Çinliler tarafından işgal edilince, Müslümanları işten çıkardılar ve işe almamaya başladılar. Artık Doğu Türkistan’da Türk demek işsiz demektir. Orada işsizlik oranı diye bir şey yok. Kişinin yaşamış olması demek geliri var anlamına geliyor, geliri var demek ise işi var anlamına geliyor.

59.Çinliler sadece Doğu Türkistan’da yaşamak isterse çoluk çocuk hepsine maaş veriliyor, eğer çalışırlarsa ekstra bir maaş veriliyor. Eğer iş kurmak isterlerse tüm masraflarını hükümet karşılıyor. Böylece Çinlilerin nüfus oranı yükseliyor, bizim düşüyor.

2009 senesinde yüzbinlerce Çinli, asker ve polisin koruması altında sokağa döküldü,  Uygur Türklerinden on binlercesini rasgele şehit ettiler ve bu toprak Çin Milletinindir, Uygurlar yabancıdır, Uygurlar defolsun, defolmayanları öldürürüz diye slogan attılar. Ve dünya bu olaya sessiz kaldı.

60. Bankalar Doğu Türkistanlılara direk kredi vermezler, ancak Çinli tefecilere verirler, onlar da Doğu Türkistanlılara verir ve sonuç olarak Uygurların tüm mal varlığına mahkeme ve polis aracığıyla el koyarlar.

61.Gözaltına alınan Uygur Türklerini, hiç delil ispatı olmadığı halde hapishanede beş on sene tutabiliyorlar. Gözaltına alınanlara Çinli polis; “hapishanede 5 sene mi kalmak istiyorsun yoksa 6 ay mı kalmak istiyorsun“ diye sorar, mahkûmlar; ”tabi ki 6 aydan fazla kalmak istemiyorum” der, bunun üzerine polis; “şu kadar para verirsen ben seni 6 ay dolduğunda hapishaneden çıkarabilirim” der ve zanlısı yani asıl suçlusu yakalanmamış veya rüşvet vererek serbest bırakılmış kişilerin dosyaları bu hain yöntemle hiçbir suç işlememiş Müslümanlara adeta satılıp suç onların üzerine yıkılmış oluyor. Bununla da kalmayıp rüşvet alarak 6 ay da çıkardığı Müslümanları istediği zaman en ufak bir bahaneyle tekrar ömür boyu hapse mahkûm edebiliyorlar.

62. Gıdalara ve ilaçlara bulaşıcı hastalık virüslerini karıştırarak ya da zorla fuhuş yaptırarak veya çeşitli yöntemlerle Doğu Türkistan’daki çocuklara, bayanlara ve erkek gençlere hastalık bulaştırılıyor.

63. Anne ve baba çocuklarına, akrabalarına ahlak konusunda kesinlikle nasihatte bulunamaz. Çünkü çocuklar yalan söyleyemeyip gerçeği söylediğinden dolayı, anne ve babanın başı belaya giriyor.

64.Şu an Doğu Türkistan’da bir ailenin iki dairesi olursa birine hükümet zorla el koyuyor.

65.Şu an Doğu Türkistan’da yaklaşık bir milyon Çin askeri 5 senedir her gün evlere sürekli baskın yapıyor.

66. Zalim Çin Hükümeti, 1973‘de Doğu Türkistan Milli Ordusu’nu dağıttı. Şu an Uygur Türk Müslümanlarını hiç askerliğe almıyorlar. Şu an Doğu Türkistan toprağında gezen askerler tamamıyla Çinlilerdir.

67.Polis ve yahut askerler evlere baskı uyguluyorlar. Mesela, çocuğu götürürken babasına şöyle diyorlar;  oğlunu götürdüğümüzü sakın komşun bile duymasın, yoksa seni ve kızını da götürürüz, diyor. Komşuları neden ağlıyorsun amca diye sorduğunda, babası da cevaben; oğlum para kazanacağım diye evden çıktı, bir daha dönmedi onun için ağlıyorum diyor.

68. Çin, Doğu Türkistan’daki petrol, maden ve altınları alacağız diye ayak bastıkları her yeri çölleştirdiler.

69.1955‘te kıtlığı bahane ederek, tahıl üreteceğiz, bunun için ekin yerleri açmamız gerekiyor diye Doğu Türkistan’a 10 milyondan fazla Ekin Yeri Açma Ordusu getirtmiş ve onlar sadece ormanlık alanları ekin yerine dönüştürmüşlerdir. 10 milyon insan, 30 sene ağaç kopartmak için çalışmış, sonuç olarak Doğu Türkistan’daki tabi ormanların yarısından fazlasını yok etmişlerdir. Şu an oralar hep çöl olmuş haldedir.

70.Şangay iş birliği, Doğu Türkistan için yeni zülüm üretme makinasıdır. 1990 senesinden önce, Çin sadece eski Sovyetler birliği ile işbirliği yaparak Doğu Türkistan’a olan işgalini, sömürgesini ve zulmünü devam ettiriyordu. Sovyetler birliği dağılınca, Doğu Türkistan’ın batı sınırında birden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dan ibaret 3 tane ülke ortağa çıkıyor. Bu üç ülke ile Doğu Türkistan’ın akrabalık ve İslam kardeşlik bağı olduğu için, bu ülkelerde Çin’e karşı birçok örgütler kuruldu ve savaş hazırlığında oldular. Biz Doğu Türkistan’da heyecanla bekliyorduk, birkaç sene içerisinde meydana gelmesi beklenen savaşa son birkaç hafta kalınca, Çin şaşırdı ve çok korktu, savaş olması durumunda Doğu Türkistan elinden gidecekti. Bunun üzerine Çin hemen Rusya’dan yardım istedi ve buna karşılıklı olarak, kendi topraklarından birçok toprakları bedava Rusya’ya verdi. Bundan dolayı Rusya Çine yardımcı olarak Şangay İş Birliğini kurdu. Bu birliğin ilk 5 üyesi: Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’dır. Daha sonra bu birliğe başka Türk Cumhuriyetler ve Müslüman ülkeler de katıldı. Şangay İş Birliğinden dolayı gelmiş olduğumuz son durum, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Afganistan, Pakistan ve başka Müslüman ülkelerde sokakta Doğu Türkistan’dan gelen bir tane Uygur Türkü yakalanırsa erkekler 5 bin dolara, bayanlar ise 3 bin dolara direk Çin’e satılabiliyor. Çin’in asker ve polisleri şuan Doğu Türkistan’da yaklaşık 5 senedir sürekli bütün evlerde arama yapıyor oldukları halde, bir tane bile terörist bulamadılar.

Çin, yurt dışından para karşılığı iade adı altında satın aldığı Uygur Türklerini terörist lideri olarak ilan edip idam ediyor. Böylece Çin,  kendi vatandaşlarına, teröristlere karşı mücadelede son derece başarılı olduğunu göstermiş oluyor. Bizde bir atasözü var. “Ağacı kesen baltanın sapı, kendisindendir.” Şangay İş Birliği, Doğu Türkistan başta olmak üzere, Türkleri ve Müslümanları kesecek baltadır. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan bu baltaya iyi sap oldu, ama Doğu Türkistan’ı susturamadı. Kim susturabiliyor? Ancak Türkiye. Çünkü Doğu Türkistan demek Türkiye’nin doğu taraftaki bir parçası demektir. Dolaysıyla Çin, Türkiye’yi Şangay İş Birliğine almak istiyor. Dolayısıyla Doğu Türkistan’da Türk kelimesini tuşlayarak internette arama yapıldığında iki saat sonra Çin polisi eve baskın yapar.

71.Osmanlı yıkıldıktan sonra, devamı olarak 1932 senesinde Tanrı Dağının güney tarafında birinci kez Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Kuruldu. 1937 senesinde Eski Sovyetler Birliği ile İngiltere işbirliği yaparak yıktı. 1944 senesinde Tanrı Dağının kuzey tarafında ikinci kez Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kuruldu, 1949 senesinde eski Sovyetler Birliğinin aracığıyla, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti sözleşme yaptılar. Sözleşmede, isminiz Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti olmayacak, Şınjıang Uygur Özerk Bölgesi olacak, Çin Halk Cumhuriyeti 50 sene yardımcı olacak, 50 sene sonra geri çekilecek dendi ve sözleşmeden hemen sonra Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinden gelen 12 tane liderimizi uçak kazası süsü vererek şehit ettiler. Aslında bu sözleşme gereği 1999 senesinde Çin, Doğu Türkistan’dan geri çekilecekti. Bu sözleşmeyi gizlemek için ellerinden geleni yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar, üstelik baskıyı daha da artırdılar. Şuan Doğu Türkistan Topraklarında en az bir milyon Çin askeri var.

72.Şuan Çin bilinçli olarak DAEŞ’e Doğu Türkistanlıları gönderiyor. Doğu Türkistan’da pasaport almak o kadar zorken DAEŞ’e katılmak isteyenler kolayca pasaport alabiliyor. Hedefi Doğu Türkistanlıları terörist göstermek ve Uygur Türklerini avlamak için bahane üretmek. Böylece Türkiyeli kardeşlerimizin bizden soğumasını sağlayarak yardımlarını engellemiş oluyorlar.

73.Sakallıların, Çarşaf giyenlerin Devlet ve Özel hastanelerde muayene olması, tedavi olması yasak.

74. Sakallılar ve Çarşaflılara yakıt satmak yasak.

75.Sakallılar ve Çarşaflıların Halk ve özel otobüslere binmeleri yasak.

76.Doğu Türkistan’dan Çin’e giden Müslümanlara Ev, Dükkân kiralamak, otellere almak yasak. 

77.Doğu Türkistan’ın Başkenti Ürümçi nüfusunda olmayanların Ürümçiden ev satın alması yasak.

78.Doğu Türkistan’da Müslüman lokantalarında içki ve bira satmak zorunludur. Ramazan ayı boyunca öğlen yemeği yapmak zorunludur. Eğer bir kere bile kurallara uymayıp, Ramazan günlerinde gündüz lokanta açmasa dükkân açma izini iptal edilir. Bir daha da lokanta açamaz.

79.Doktorlar, Öğretmenler ve bilim adamlarından zorla ekip oluşturarak, medya ve konferanslar da eşek eti ve sütünün faydalarını propaganda yaptırıyorlar. İleri de Müslümanlara eşek eti yedirmeye zemin hazırlıyorlar.

80.Doğu Türkistan’da şu an okuldan dönerken, çocukların kayıp olma olayları son zamanlarda ciddi derecede çoğaldı. Polis çocuk mafyası ile iş birliği içinde. Kayıp olan çocuklar bir daha geri gelmiyor. Çocukların tamamı ilkokul ve ana okul çocukları sokakta oynarken kayıp oluyorlar.

81. . Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanlara verilen en büyük zulümlerden biri de Çin'in nükleer denemeleridir. Yer altı zenginliklerinin tamamının Doğu Türkistan’da olması, hammaddelerin Çine nakliyesi ve ciddi hava kirliliği gibi nedenlerden dolayı Çin, kendisine ait olan nükleer Santrallerin tamamını Doğu Türkistan’da konumlandırıyor. Ve böylece Burada üretilen nükleer bombalar yine burada denenmiş oluyor. Yani Çin hükümeti savaş tatbikatlarının tamamını Doğu Türkistan topraklarında gerçekleştiriyor. 1966-1997 yılları arasında bölgede yüzlerce nükleer deneme yapıldığı tahmin ediliyor. Bu durum bölgede sakat doğumları, kanser gibi tehlikeli hastalıkları ve ekolojik dengenin bozulmasını tetikliyor. Ve bu nedenle güney bölgesinde yağmur yerine kuru kum toprak yağıyor.

82. Doğu Türkistan’da sayısız idamlar, tutuklamalar ve yargısız infazlar her gün artarak devam ediyor. Hatta ilçe mahkemeleri bile idam dahil her türlü infazı gerçekleştirebiliyor.  Gerekçe olarak ta Karakollara saldırmak, patlayıcı madde taşımak ve İslami teröre destek vermek gibi aslı olmayan iddialar gösteriliyor.  Bu asılsız iddialar sebebi ile tutuklanan masum insanlar kimi zaman kurşuna dizerek, kimi zaman da işkencelerle idam ediliyor. Bu infazların bir çoğunluğu medyadan gizlenip kamuoyundan saklanıyor. Çin'in işgali altında ki Doğu Türkistan Bölgesi'nde son 2 yıldan beri meydana gelen küçük olaylarda resmi rakamlara göre 200'den fazla kişinin kurşuna dizilerek idam edildiği bildiriliyor. Ve bu rakamın medyadan gizlenen olaylarla birlikte yaklaşık 2000 civarına çıktığı tahmin ediliyor.

83.  5 Temmuz 2009 Ürümçi olayından bu yana Doğu Türkistan’da Çin tarafından bir devlet terörü uygulanmaktadır. Çin yönetimi, Üniversite öğrencilerinin olaylara karışmasını önlemek için okulları kuşatma altında tutmakta ve öğrencileri sindirmeye çalışmaktadır. Bununla ilgili olarak; Çin işgalindeki bölgelerde yaşayan Çinli olmayan milletlerin çocuklarının devam ettiği Pekin Merkezi Milletler Üniversitesinin öğrenci yurtları Çin polisince gece yarısı basılmış ve birçok Uygur Türkü öğrenci tutuklanarak götürülmüştür. Çin devleti bir yandan resmi olarak olayların rutin olaylar olduğunu ve ortalığın sakinleştiğini açıklarken diğer taraftan da bölgeye yüzbinlerce takviye askeri birlik ve paramiliter güçler sevk etmektedir.

84.  Bugün Doğu Türkistan’da önce ‘’tehlikeli unsurlar’’ diye dindarların yurt dışına hicret ve cihatta örtülü izin verdi ve 10 bin üzerindeki Uygur Türkleri Çin’den kaçmıştı; sonra gizlenmiş olan diğer sözde ‘’ tehlikeli unsurların’’ kaçması için pasaport dağıttılar, az bir kesim bu sayede yurt dışında kaldı. Devamında Aksu, Kaşgar ve Hotan üç bölgede 450 bin genci hapse atmıştı. Sıra sözde ‘’şüpheli unsurlara’’ geldi: Uygur (azda olsa Çinlide var) memurları yolsuzluk ile ikiyüzlü ile ve Erkin Tura Hun gibi az şüpheli olanları Çinin iç bölgesine sürgüne etmekle siyasi yönetim merkezinden uzaklaştırılıyor.
Doğu Türkistan’a yapılan zulmün bu denli acımasız ve sürekli olmasının sebepleri nelerdir?

1.Doğu Türkistan Toprağının Türkiye’nin topraklarından neredeyse üç katı kadar büyük olması, maden kaynaklarının çok zengin olması ki, şuan da Çin maden kaynaklarının %85’i Doğu Türkistan’dan sömürülmektedir.

2.1932 ve 1944 senelerinde Osmanlı Devletinin devamı olarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin iki kez kurulmuş olması.

3.Doğu Türkistanlıların Türkiye’ye olan aşırı gönül bağı, Doğu Türkistan’ın Türkiye’nin bir parçası ola bilme ihtimalinin kendilerini korkutması.

4.Türk Milletinin birleşmesi ve İslam âleminin ayağa kalkma korkusu ki bu ayaklanmanın Türkiye önderliğinde Doğu Türkistan’dan başlayacağını biliyorlar. Çünkü Doğu Türkistan’ın doğu tarafı Çin, kuzey tarafı Rusya ve güney tarafı da Hindistan’dır. Doğu Türkistan’ın bağımsız olması demek Çin, Rusya ve Hindistan’ı tampon ülke olarak kullanan İngiltere’nin Türk Milletlerine karşı etkisiz hale gelmesi demektir.
Doğu Türkistan’ın kısa tarihçesi nedir? 
   Doğu Türkistan, Türkistan’ın bir parçasıdır. Türkistan batıda Hazar Denizi’nden, doğuda Altay ve Altın dağlarına; güneyde Horasan Karakurum dağlarından, kuzeyde Ural dağları ile Sibirya’ya kadar uzanmaktadır. Doğu Türkistan; Türkistan’ın doğusunda Asya kıtasının tam ortasında bulunmaktadır. 
   Doğu Türkistan’ın başkenti Ürümçi’dir ve komşuları; Moğolistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan, Keşmir, Tibet ve Çin’dir. Yüzölçümü Türkiye’nin hemen hemen üç katıdır. İklimi kara iklimidir.
   
Doğu Türkistan tarihte birçok Türk Devletinin kurulduğu merkezdir. Tarihi kaynaklardan anlaşıldığına göre Büyük Hun İmparatorluğu M.Ö. 4. Yüzyılda Doğu Türkistan’da kurulup, gelişmiştir. Bilinen ilk Hun Tanrıkut’u Tümen (Teoman) ve onun oğlu Mete imparatorluğu bu topraklarda yönetmiştir. Büyük Hun İmparatorluğunun M.S. 216’da yıkılmasından sonra Doğu Türkistan’da sırasıyla Göktürk, Karluk ve Uygur devletleri kurulmuştur. M.S. 840 yılında ise İslam dinini ilk olarak kabul eden Türk Devleti Karahan’ılar Doğu Türkistan’da kurulmuştur. Türkler, Karahan’ılar döneminde (840-1212) büyük bir hızla Müslüman olmaya başlamıştır. Karahan’ılardan sonra, Doğu Türkistan’da yine birer Türk Devleti olan Çağatay’ılar, Timurlular, Seidiye Hanlığı, Kaşgariye Devleti, Osmanlının devamı olarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1932-1937) ilk kez, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1944-1949) ikinci kez kurulmuştur.
   
Çin Çöküyor… Sebebi?

1.Çin Komünist partisi 1921 senesinden 1949 senesine kadar 90 milyondan fazla zengini öldürüp mal varlıklarına el koydu ve şuan ki Çin Halk Cumhuriyetini bu zulmün enkazları ile kuruldu. İşte bu durum 90 milyon insanın kan ve mal davası demektir.

2. Çin halk cumhuriyeti kurucusu olan Mao, fakir Çinli halka hitaben “neden onlar zengin biz fakiriz? Çünkü zenginler bizi sömürüyor bu yüzden onlar zengin oluyor biz ise fakir kalıyoruz. Dolaysıyla onların malları ve canları bize aittir. Onları öldürüp mallarımızı geri almakta bizler son derece haklıyız” diyerek fakir Çinlileri ayaklandırmış ve onların desteği ile Çin Komünist Partisini 1921 senesinde kurmuştur. 1949 senesine kadar bu sapkın fikirlerini insanlara aşılayarak 28 senede 90 milyon zengini öldürüp mallarına el koydu ve böylece Çin komünist partisi, lideri Mao Çin halk cumhuriyetini kurmuş oldu. Şuan aynı mantık ve zihniyet ile 1,5 milyar Çinli vatandaş Mao’nun dediği gibi, “Ülkemiz ve Komünist parti zengin biz neden fakiriz?  Çünkü Ülkemiz ve Komünist parti bizi sömürüyor. Dolaysıyla ülkemizin ve Çin komünist partisinin sahip olduğu her şey bizimdir, bu sebepten dolayı bizden çaldıklarını geri alıp partiyi yıkmamız hainlik değil, bilakis böyle yapmak son derece bizim hakkımızdır” diyorlar. Bu neticeyle 1,5 milyar Çinli, Çin Halk Cumhuriyetine karşı potansiyel düşman konumundadır, yani bu durum Çin için çok hızlı bir şekilde çöküş tehlikesi demektir.
Bütün Çin halkı fırsat beklemektedir. Çine karşı yapılacak her hangi bir saldırıda Çin halkı bunu fırsat bilip Çin Komünist Partisinden anında intikam alarak önce partinin sonrada hükümetin sonunu getireceklerdir.
3.Çin Komünist partisi, 1952‘den 1955 senesine kadar 3 sene içerisinde 60 milyondan fazla yer sahiplerini öldürdü, bunun kan davası vardır.

4. Çin Komünist partisi, 1960‘dan 1970 senesine kader 10 sene içerisinde, Medeniyet İnkılabı bahanesiyle 50 milyondan fazla aydınları öldürdü, bunun kan davası vardır. 
5.1955 ve 1960 yıllarında Çin Komünist partisi herkesi demir tavlamak için uğraştırıp çiftçilikle meşgul etmediler, bundan dolayı çok büyük kıtlık oldu. Neticesinde 80 milyondan fazla insan ölmüş ve evlerde babalarının, annelerinin ve çocuklarının etlerini yiyenler olmuştur. Bunun da kan davası vardır.

6.1989 ‘da Doğu Türkistanlı Örkeş Devlet önderliğinde Çinli üniversite öğrencileriyle beraber Çin’de çok büyük ayaklanma oldu. Bu ayaklanmanın adı Tianmin Olayı’dır. Neticesinde Çin Komünist Partisi 20 binden fazla üniversite öğrencilerini öldürmüş ve yüz binlerce öğrencileri hapishaneye atmıştır. Bunun çok büyük kan davası vardır.

7.1992 ‘de Lıhongjı adında bir Çinli kendisini İlah ilan etti. Çin’de tüm dinler yasak olduğu için Çinlilerin maneviyatı bomboş. Dolaysıyla 1997 ‘e kader 5 sene içinde yaklaşık 400 milyon Çinli bu Yoga dini mensubu oldular. Neredeyse Çin Komünist rejimini yıkarak kendi şeriatını getirmek üzere olduğundan, o dönemin Cumhurbaşkanı, dinden çıksınlar, aksi takdirde gereğini yapınız diye emir vermiş. Neticesinde birçok kişiye işkenceler yapılmış, yaklaşık 10 milyon insan öldürülmüştür. Siyasi mahkûmların organları ülkeye ait olduğundan, 3.5 milyondan fazla bu din mensuplarının organları alınmış ve Çin Halk Cumhuriyeti ülkesi adına organ ticareti yapılmıştır. Bunun da çok büyük kan davası vardır.

8.Çinin birinci dönem Cumhurbaşkanı MAZEDONG, İkincisi DENGXIAOPING, üçüncüsü ZHANGZEMIN, dördüncüsü HUJINGTAO, şuan ki yanı beşincisi ŞİJİNPİNG’tir. 3.ZHANG den önce Çin’de hiç zengin yok idi.

3.ZHANG politikayı yumuşattığından Çin’de birçok kişi zengin oldu. Çin’in ekonomisi gelişti. Dolayısıyla zengin olmak 3.ZHANG ‘in politikasıdır ve Çin’de ne kader zengin varsa hepsi 3.Zhang ‘in adamlarıdır. Şu anki Şİ iktidara gelir gelmez, 3.ZHANG kendi adamlarına Şİ’yi öldürme emrini vermiş fakat öldürememiştir. Şu ankı Şi’in de 3.ZHANG’ a karşı savaş açması tüm zenginlere ve zengin olma politikasına karşı savaş açması anlamına geliyor. Çin İş adamları büyük korku içerisinde. Dolayısıyla Çin’in önünde 2 seçenek vardır.

1.si: Demokratik ülke olmak, 2.’si: Eski Komünist dönemine geri dönmek. 1,5 milyar Çinli 70 sene benimsemiş olduğu bu komünist rejimi şuan hiç istemiyor. Demokratik ülke olmak istiyor. Fakat Çin demokratik ülke olamaz. Çünkü Çin’in ordusu ülkeye ait değil, Çin Komünist Parti’sine aittir. Çin Komünist partisi de, orduyu kesinlikle ülkeye teslim etmeyeceğinden Çin, Komünist rejimi davam ettirmek zorundadır. Şu an Şijinping hükümeti, eski Mao dönemine dönmeye başladı. Yani eskiden özelleştirmiş olduğu şirketleri geri almaya başladı. Demek oluyor ki Çin, zenginleri toplamaya başladı. Bundan korkan zenginler şu an Çin’den kaçıyorlar. Şimdiye kadar 70 binden fazla büyük zengin yurt dışına kaçmıştır. Çin, bu sebepten dolayı çok büyük siyasi kriz içerisindedir.

9.Çin, siyasi krizden dolayı çok büyük ekonomik çöküştedir. Gittikçe daha beter oluyor. Kendini toparlaması mümkün değil. İnşaat sektöründe 4 milyardan fazla ev yapılmıştır. Anne, baba ve çocuk olarak en az 3 kişinin bir evde oturduğunu düşünecek olursak 1.5 milyar nüfusu olan Çin’e 500 milyon ev fazlasıyla yeter demektir. Yani 3,5 milyar tane ev fazladan yapılmış, hammadde tükenmiştir. Dolayısıyla Çin’de inşaat sektörünün canlanması mümkün değildir.

10.Amerika ve Yahudiler ucuz mal ürettirerek Çin’i tamamıyla boşaltmış, sonra da Çin’den ellerini çekerek Hindistan’ı desteklemeye başlamışlardır. Bundan sebep Çin’i savaş ortamına sürüklemek için uğraşıyorlar. Eğer Çin’de savaş patlak verirse Çin anında biter. Çünkü bir tane Çinli bile kendi vatanı için savaşmaz.

11.Çin’de 70 seneden beri tüm dinler yasak olduğu için hak, adalet, ahlak ve vatan sevgisi tamamıyla ortadan kalkmıştır. Halk 70 sene önce benimsediği Komünist rejimden tamamıyla bıkmış ve bu durumdan kurtulma ümidi de kalmamıştır. Hatta Çin Komünist Partisi’nin kendisinin bile bu rejimi devam ettirme ideolojisi yoktur. Tüm Çinlilerin kafasında var olan tek şey, ülkesinden kaçıp kendisini bu bataklıktan kurtarmaktır.

12.Çin Halk Cumhuriyeti, komünist rejimi devam ettirmek için vatandaşlarına bundan sonra da daha ağır baskı uygulamak zorundadır. Bundan sebep asker, polis ve memuru çoğaltması gerekiyor. Fakat Çin’de şu an herhangi bir Çinlinin asker, polis ve memur olmadaki hedefi, sadece görevinden istifade ederek para kazanmaktır. Çin’deki tüm kaçakçılığı askerler yapar, tüm suçlara polisler önderlik eder. Rüşvet olmazsa hiçbir memur çalışmaz. Eğer savaş çıkacak olursa hemen ülkelerini satarlar. Onlar niçin ülkesi için savaşsın ki, hâlbuki hiç kimse kendi ülkesinden ve kendi milletinden memnun değiller,  ülkesinden ve milletinden hiç gurur duymuyorlar. Herhangi bir dini duygu da yok. Bilakis Çinliler kendi vatanından ve kendi milletinden utanırlar ve hiç sevmezler.

13.Din, maneviyat, adalet, ahlak, aile, akrabalık, millet anlayışı hiç olmadığı için, birlik yoktur. Birlik olsa bile geçici menfaat birliği vardır. Eğer, düşmanından fazla menfaat görürse hemen düşmanı ile dost olurlar. Onlar da hiç onur yoktur.

14.Çin şu anda Komünist Rejimi zorla devam ettiren bir ülkedir.

15.Çin Komünist Partisi kendi düşüncülerinden başka olan düşüncelerin düşmanıdır ve düşman olmak zorundadır. Dolayısıyla iç ve dış güçlerden hiç biriyle iş birliği yapamaz. Yani iş birliği yapmak için Komünist Rejimini değiştirmek zorundadır. Ancak geçici olarak belli bir menfaat uğruna işbirliği yapabilirler.                

16.Çin, tüm dinlerin, tüm düşüncülerin düşmanıdır, dolaysıyla insaniyet düşmanıdır.

17.Çinde 60 bin civarında askeri olan sahte bir ordunun da olduğu kendi kendine açığa çıkmıştır.

18.Çin’de sahte malların bulunması çok yaygındır. Çin de bir atasözü vardır ”Dolandırıcı olmazsan tüccar olma” Çinliler dolandırma ve sahta mal üretmeyi meşru sayarlar. Yani dolandırabilmek; zeki olmak ve yetenekli olmaktır, diye düşünürler. 

19.Hâkim, savcı ve polis rüşvet almada bir örgüt gibi çalışırlar. Rüşvet olmadan hiçbir iş yapmaz, yapsa bile rüşvet vermeyenin zararına yaparlar. Bunu herkes bilir ve bu yüzden her işlerinde rüşvet verirler.

20.1982 senesinden sonra Çin de şehircilik, yol, köprüler, havalimanı ve büyük büyük projelere çok büyük ve çok hızlı şekilde yatırım yapıldı. Sebep ise; ülke malını çalmak. 1982 senesinden önce rüşvet yoktu, çünkü rüşvet verecek para yoktu.

21.Komünist Rejimi insan fıtratına aykırıdır. İnsan en azından ben iyi yaşadım, ben öldükten sonra çocuklarım iyi yaşasın diye miras bırakır. Fakat Çin’de miras bırakmak yasaktır. Tapunun bile 80 sene sınırı vardır. Sonra ülke tekrar tapuları satar.

22.Banka paralarını yüksek makamdaki liderler, banka müdürleri, asker, savcı, hâkim ve polisler ile iş birliği yaparak çalarlar. Bizzat kendim yüz milyar dolardan fazla para çalındığına şahit oldum.

23.Çin’de seçim yoktur. Tüm liderler, başkanlar ve memurlar atamayla göreve gelir. Bir tane lider kendi bünyesindeki bütün başkan ve memurları atayabilir. Dolaysıyla bütün görevlerde çalışmanın piyasada açık olan rüşvet bedeli vardır.
Müslüman kardeşler olarak ve soydaş akrabası olarak bizim ne yapmamız gerekiyor? 
       
Osmanlı yıkıldıktan sonra, sahipsiz kalan Müslümanlar ve İnsanlar dünyanın her yerinde zulüm altında kan ağlıyor. Türk Milleti olarak tüm insanlığı bu zulümden kurtarmak için, eline keskin kılıcı alıp deccallere karşı meydana inmenin zamanı gelmiştir. Öncelikle Türk lehçesinde konuşan tüm coğrafyada birlik beraberlik ve kardeşlik hareketini başlatacağız. Allah(c,c):”Akrabaya yardım etmeyi emreder!” Bu coğrafyada yaşayan insanlar hep akrabadır. Öncelikle akrabalara yani kendi Milletimize sahip çıkacağız. 
     
Sovyetler Birliği ve Komünist Çin tarafından zorla sürdürülen Komünist rejim, bu coğrafyada yaşayan insanları dini inançlarından uzaklaştırarak, maneviyatına sadece komünizmi yerleştirmişti. Hâlbuki yaklaşık bir asır devam eden Komünist rejim bu coğrafyada yaşayan insanları maneviyattan, İnsanlıktan, ahlaktan, kültürden, merhametten, şuurdan, onurdan, huzurdan yoksul bırakarak; Vaad etmiş olduğu zenginlik ve eşitlik yerine fakirlik ve zulmü getirdiler. Millet ağır zulüm ve baskı altında bizzat yaşayarak, Komünizm ideolojinin yalan ve insaniyet fıtratına aykırı olduğunun farkına vardı. Dolaysıyla bu coğrafyada yaşayan tüm insanlarda Komünist rejime karşı gelmek ve din arayış isteği her geçen gün yükselmeye başladı.
     
Tabi ki ancak ne zaman İnsanların çoğunluğu Müslüman olursa ve Allah(c, c) nizamı yeryüzüne hâkim olursa, o zaman bu zulümler ortadan kalkacaktır. Bizim davamızda İslam Dinini yeryüzüne yaymak ve İslam Dinini yeryüzüne hâkim kılmaktır. Bu kutsal davamızın adı: ”Birlik, Beraberlik ve Kardeşlik Hareketidir”. Şu an maneviyatı bomboş olan, acil bu boşluğu doldurmak isteyenlerin hepsi bu coğrafyadadır. En önemlisi bu coğrafyadaki Millet kendi devletinin şu anki rejimini temelden değiştirmek istiyor ve hangi rejimin doğru olduğunu bilmiyorlar. Komünist rejim farklı düşüncedeki insanları, zenginleri ve rejime karşı gelme ihtimali olanları mal varlığına el koyma, işkence etme, hapse atma, sürgün etme, öldürme ve insan aklının almadığı zulümleri uygulayarak devam ettiği için, bu coğrafyada yaşayanların çoğunluğu kendi ülkelerinin rejime karşı mücadele vermek istiyor. Bunlara ışık tutacak ideoloji ve önderlik yapacak liderler lazımdır. İşte bu ideoloji İslam’dır, İşte bu lider takva Türk Milletidir.
     
Adem aleyhisselamdan şu ana kadar, insanlara yapılan en ağır zulüm Doğu Türkistan’da yapılmaktadır. Çin Komünistlerinin sopası Doğu Türkistan’daki 40 milyon Uygur Türklerini uyandırdı ve Çin’e karşı tek vücut durumdadır. Türkiye ile bir ülke olmak istiyor ve Türkiye’nin bu davaya lider olmasını bekliyor. 
    Çin şu an çökmek üzere. Eğer bu süreci iyi değerlendirebilirsek Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını kazanmada büyük bir fırsatı yakalayabiliriz. Doğu Türkistan bağımsız olursa, tekrar Çin’in, Rusya’nın ve ya Amerika’nın sömürge altında kalacak ismi Doğu Türkistan olmayacak, İsmi “Uyguristan” olacak, Türkiye ile hiçbir bağı kalmayacak. O ülkeler bu oyun için hazırlık yapıyor ve büyük çapta başarılı oldular. Eğer bu süreçte Türkiye bize sahip çıkarsa, o oyunu çok kolay bozabiliriz ve Doğu Türkistan’ı Türkiye’ye bağlayıp, Türkiye’yi güçlü ülke yapabiliriz, Türk Birleşik Devleti kurmak için zemin hazırlayabiliriz. Yani bu davaDoğu Türkistan’a sahip çıkmakla başlanır.
       
Türkiye’de bazı Partiler, Vakıflar, Dernekler gibi sivil toplum kuruluşları bu devayı sürdürmek için çalışmış, Fakat bu davayı Türkiye siyaseti tam manasıyla kabul etmediği için, Bu dava Türkiye siyasetinden üstün olduğu için, Bu dava Tüm Türk  lemi ve tüm İslam  leminin davası olduğu için, Bu dava Türkiye siyasetine hiç alet olmaması gerekirdi; Maalesef seçimden dolayı bu sivil toplum kuruluşlarının hepsi belli bir siyasi parti için çalışmak zorundadır ve başka parti ile rekabet olması gerekir. Hep birlikte sürdürülmesi gereken bu dava rekabet ve muhalefet anlayışı içinde sürdürülmüş, bu dava adamları birbiriyle muhalefet olmuş, sadece kendi mensupları içinde sürdürüldüğü için, bu devaya fazla katkıda olamamış, Türkiye sınırında  da geçememiş, sanki anma günü etkinliği gibi bir eyleme dönüşmüştür.
       
Birlik, Beraberlik ve Kardeşlik Hareketine tüm Türk  lemi ve tüm İslam  lemi fertleri katılabilir. Bu davayı her hangi bir ülkenin siyaseti için çalıştırmayacağız, tam tersine bu dava ile ülkelerin siyasetini, rejimlerini değiştirmede vesile olabiliriz ve yahut bu siyaset ve rejimleri bu dava için çalıştırabiliriz. Bu dava adına her hangi bir ülkenin seçim işlerine karışmayacağız. Tabı ki bu dava fertleri kendi parti ve kendi mensup olduğu kesim ile beraber her hangi bir ülkenin siyasetine karışabilirler.  
     
Türkiye’de siz kardeşlerimiz tüm dünyadaki mazlumlara kucak açıyorsunuz, yanında oluyorsunuz, sahip çıkıyorsunuz Allah(c, c) sizlerden razı olsun. Fakat Doğu Türkistan güncel durumundan haberdar olamama ve derin devletin Müslümanların birleşmesini engelleme oyunundan dolayı, dünyada herhangi bir ülke Doğu Türkistan’a sahip çıkmıyor, destek vermiyor. Doğu Türkistan şuan ağzı, gözü, kulağı kapalı, elleri ve ayağı kelepçeli halde Çin komünist zulmünde kan ağlıyor.
      Müslüman kardeşleri ve soydaş akrabaları olarak bizden, Allah rızası için haftada iki saat zamanımızı ayırarak, bu kutsal davada yer almamızı öncelikle onların sesini duyurmada destek olmamızı bekliyor.                        
 cizane benim bu konuda yaptığım çalışmalarım ve siz kardeşlerimden beklentilerim…
     Doğu Türkistan ve İslam coğrafyasının güncel durumu, zulümden kurtulma yollarını, sebebini, Birlik Beraberlik ve Kardeş olmanın önemini, Çin Komünist rejimin çökme nedeni ve Çin Komünist rejiminin çökmesini hızlandırma yollarını, Komünist ve emperyalist güçlere karşı mücadele yollarını, birlik beraberlik ve kardeşlik davasını, siz kardeşlerime anlatmak, bu davada siz kardeşlerimle beraber çalışmak dileğiyle, İbrahim(a, s) ateşe atılırken su taşıyan karınca gibi, Tek başıma yola çıkarak, Köken adında haftalık haber gazetesi çıkardım.
     
İlgili kurumlardan izin aldım. Dağıtımı postane aracığıyla yapıyorum, Yazı işlerine ilgilenecek ekibimde vardır. Baskıyı matbaalarla anlaştım. Tek başıma çalıştığım için ve bilhassa para sıkıntısından dolayı gazeteyi devam ettirmekte zorlanıyorum. Dolaysıyla siz kardeşlerimin aşağıda zikredilen şekilde destek olmanızı bekliyorum.
   
 1. Gazete haftalık fiyatı 2.5 TL’dir,  20 TL’den 120 TL’ye kadar abone olabilirsiniz. Abonelik için Adı soyadı, adres ve cep telefon bilgilerini vermeniz yeterlidir. 
   
 2.Gazeteye abone yapmada gönüllü destek olabilirsiniz.
   
 3.Durumu müsait olan kardeşlerim direk parasal destek verebilirsiniz.
     
4. Eğer haftada iki saat zamanınızı Allah rızası için ayırabilirseniz, bu kutsal davada yer alabilirsiniz. 
     
5. Kendi çevrenizden bu gazeteye abone olmak isteyen, parasal destek vermek isteyen, abone yapmada gönüllü destek olmak isteyen ve ya bu devada yer almak isteyen kardeşlerimizin iletişim bilgilerini bize ulaştırabilirsiniz.
     
Bu hizmet Doğu Türkistan için, Birlik Beraberlik ve Kardeşlik Hareketi için en büyük destek olacaktır. Yapacağınız fedakârlığı Allah kabul etsin.
       
 Köken Gazetesi imtiyaz sahibi Kutluk DERVİŞ. İletişim: 0555 881 77 90